Merhaba,
yolun bir şekilde bu sayfaya düştüğüne göre, senin de herhangi bir nedenden dolayı, kafanın içinde kırk tilki dolanıyor kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor demektir. Zihnini boşaltabilmen, biraz olsun rahatlayabilmen için farklı şeyler bulman konusunda yardımcı olabilirim umarım...
Önerilerin olursa lütfen mesaj gönder :)
Gelelim aşık olmanın sağladığı faydalara... Aşkın gücüne hep inanmışımdır. İnsan aşık olmadan nasıl bulutların üzerinde hissedebilir ki kendini zaten.
Hem işin uzmanları da bana katılan açıklamalar yaptıklarına göre, haksız olduğumu iddia edemezsin.
Uzmanlara göre, ‘Aşk nelere kadir’ lafı romantik bir inanıştan ibaret değil, bilimsel bir gerçek. Zira aşkın gücü kanserden korunmada olumlu etki yapıyor.
Yani aşktan değil de, aşık olduğumuzda salgıladığımız hormonlardan adrenalinden, serotoninden, oksitosinden ve melatoninden bahsediyorlar aslında. Adamlar uğraşmış, araştırmış, aşık olduğumuzda bunların vücutta arttığını tespit etmiş.
İşte aşk sırasında salgıladığımız bu hormonlar kansere de etki ediyor. Mesela;
ADRENALİN: Vücudun zinde kalmasını sağlıyor. Organizmayı acil harekete hazırlıyor, acil enerji kaynağı sağlıyor.
MELATONİN: Vücudun direncini artıyor. Enfeksiyonlara karşı koruyucu oluyor. Kanser riskini azaltıyor. Hücre yenileyici ve bağışıklık sistemi düzenleyici. Vücudun biyolojik saatini koruyup ritmini ayarlıyor. Özellikle gece karanlıkta salgılanıyor.
SEROTONİN: Diğer adı ‘mutluluk hormonu’dur. Serotonin yükseldiğinde moral düzelir, rahat uyku uyunur, iştah azalır, ruh sağlığı düzelir ve enerji artar. Serotonin düşüklüğü ise sinirli, huzursuz ve depresif ruh hallerine neden olur, obezite, anoreksiya ve bulimia nevroza gibi yeme ve iştah bozukluklarına neden olur.
OKSİTOSİN: Kanserden koruyucu bir hormon. ‘Şefkat hormonu’ da deniyor. Doğumun başlamasını, orgazmı sağlar. Döllenmeyi kolaylaştırır, doğum olayına katkıda bulunur ve emzirmeye yardımcıdır. Güven duygusunu arttırıp, korkuyu azaltır. Empati yeteneğini arttırır.
Bu kadar hormonu çalıştırmanın, aşk gibi ummadığın herhangi bir anda karşına çıkabilecek mucizevi bir yolu varken, sen de aşık olmak için kanser olmayı bekleme lütfen. Ya da geç kaldıysan benim gibi, kanser; aşktan önce gelip seni bulmadıysa bile umudunu kaybetme...
Bir gün bir arkadaşım, bu kemoterapi sürecinde biri çıksa karşına ve hayatının aşkını bulmuş olsan... Kemoterapi bittikten sonra da ömür boyu sürecek güzel bir ilişkin olmuş olsa çok mu ütopik olur, demişti. Olacak iş mi, nerden gelip bulacak beni, dedim.
Sen de benim gibi umutsuz olma, olumsuzu kendine çekme, etrafına duvarlar örme, pencerelerini sıkı sıkı örtme. Bırak bahar havası girsin içeri. Yani demem o ki; denemekten, yanılmaktan, adım atmaktan korkma... Çok faydasını göreceksin, güven bana😉 Sezen Aksu'nun da söylediği gibi '...yaşamak dediğin üç beş kısa mutlu andan ibaret...'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.